15 Nisan 2013 Pazartesi

İsrail Devleti'nin Kuruluşu


 İsrail Devleti'nin Kuruluşu



İsrail Devleti'nin Kuruluşu (1948)
Birinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'nin mandasına verilen Filistin, Yahudilerle Araplar arasındaki çatışmalar yü­zünden bu devletin başına dert oldu. İki savaş arası dönemde İngiltere'nin Araplarla Yahudileri uzlaştırmak için harcadığı ça­balar bir sonuç vermediği gibi, Filistin topraklarını bu iki millet arasında bölmek istemesi de soruna bir çözüm getirmedi.

Orta Doğu'daki siyasi kargaşanın daha kötüye gitmesini önlemek isteyen İngiltere 1939'da Filistin'e yapılan Yahudi göçlerini sınırladı. Ancak Avrupa'nın çeşitli yerlerinde yaşayan Yahudiler yeni bir yol buldular ve Filistin'e kaçak olarak gir­meye başladılar. Filistin'deki İngiliz kuvvetleri bu kaçak göç­leri önlemeye çalışınca İngiliz askerleri ile Yahudiler arasında silahlı çatışmalar çıktı.

İngiltere, ikinci Dünya Savaşı boyunca Filistin'deki sorunu çözmeye çalıştı. Ancak soruna çözüm bulamadığı için Filistin meselesinden yakasını kurtarmaya karar verdi ve 2 Nisan 1947'de sorunu Birleşmiş Milletler'e götürdü. Sorunu ele alan Genel Kurul iki haftalık görüşmelerden sonra, Filistin mesele­sine bir çözüm bulması için bir özel komisyon kurdu.
Birleşmiş Milletler Komisyonu, 16 Haziran - 24 Temmuz tarihleri arasında Filistin'de yaptığı incelemelerden sonra, Ağustos ayında oybirliği ile Filistin'in bağımsızlığını teklif eden raporunu yayımladı. Ancak Filistin'in bağımsızlığının nasıl ola­cağı konusunda komisyon ikiye ayrıldı. Kanada, Çekoslo­vakya, Guatemala, Hollanda, Peru, İsveç ve Uruguay'ın desteklediği çoğunluk teklifine göre, Filistin Araplarla Yahudiler arasında paylaşılmalı ve iki ayrı bağımsız devlet kurulmalıydı. Kudüs şehri ise milletlerarası statüye sahip olmalıydı. Hindistan, Yugoslavya ve İran tarafından desteklenen azınlık teklifine göre de, Filistin, Yahudi ve Arap devletlerinden meydana gelen "federal" bir devlet olmalıydı. Orta Doğu'da etkin olmak isteyen Ya­hudiler çoğunluk planını, Filistin'in toprak bütünlüğünü korumak isteyen Araplar ise azınlık planını tuttular.

Komisyonun bu teklifleri, Genel Kurul'un Kasım 1947 toplantısında tartışıldı. Genel Kurul, 27 Kasım 1947'de, Filistin Komisyonu'nun çoğunluk teklifini benimsedi.

Buna göre,

  • Filistin Araplarla Yahudiler arasında bölüşülecek
  • Filistin'de kurulacak Yahudi ve Arap devletleri arasında bir ekonomik bir­lik kurulacak
  • Kutsal Kudüs şehri de milletlerarası statüye sahip olacak gibi maddeler kabul edildi.

Birleşmiş Milletler'in kararı üzerine İngiltere Nisan 1948'den itibaren Filis­tin'de bulunan kuvvetlerini çekmeye başladı. Bu çekme işinin tamamlanmasın­dan bir gün önce de, David Ben Gurion başkanlığında 14 Mayıs 1948'de Tel -Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi, İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. 

Orta Doğu'da kurulan bu İsrail Devleti'ni 14 Mayıs 1948'de ABD; üç gün sonra da Sovyet Rusya tanındığını açıkladı.




İsrail'in Kuruluşu

Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Arthur Balfour, 2 Kasım 1917'de uluslararası Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord Rothschild'e bir bildiri göndererek Filistin topraklarında bir Musevi devleti İması konusunda İngiliz Hükümeti'nin destek vereceğini bildirdi. Buna tarihte Balfour Deklarasyonu denir.

Balfour Deklarasyonuna diğer itilaf Devletleri ve ABD, Ortadoğu politikaları için bir Musevi devlet sağlam bir dayanak oluşturacağını düşünerek destek verdiler. Bu deklarasyon, Ortadoğu'da İsrail Devleti'nin kurulmasına giden sürecin önemli bir başlangıcı oldu.

Birinci Dünya Savaşı sonunda İngiltere'nin mandası olan Filistin, Yahudilerle Araplar arasındaki çatışma nedeniyle karışık bir bölgeydi, ikinci Dünya Savaşı'na kadar geçen dönemde İngiltere’nin Araplarla Yahudileri birbirinden uzaklaştırmak için gösterdiği çaba sonuç vermedi. Bunun üzerine İngiltere Filistin topraklarını iki milllet arasında paylaştırmayı istedi. Ancak bu da bir çözüme ulaşmadı. İngiltere Filistin'deki durumun kötüye gitmesini önlemek için 1939'da daha önceden teşvik ettiği Filistin'e yapılacak Yahudi göçlerini sınırladı. Bu durum İngilizler ile Yahudi göçmenler arasındaki sorunları daha da artırdı.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından İngiltere Filistin sorunundan kurtulmak için konuyu 2 Nisan 1947' Birleşmiş Milletlere götürdü. Birleşmiş Milletler, Filistin sorununa bir çözüm bulunması için özel bir komisyon kurdu.

İngiltere'nin Birleşmiş Milletlere müracaatı üzerine, Mısır, Irak, Suriye, Lübnan ve Suudi Arabistan Birleşmiş Milletlere başvurarak Filistin'in bağımsızlığının ilanını istediler.
Komisyonun hazırladığı rapor Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edildi ve böylece, Filistin'in Araplar Yahudiler arasında paylaşılmasına ve iki ayrı devlet kurulmasına karar verildi. Ayrıca karara göre iki devlet arasında bir ekonomik birlik kurulacak ve Kudüs şehri uluslararası statüye sahip olacaktı. (27 Kasım 1947)
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Filistin'in paylaştırılması karan bütün Arap dünyasında tepkiyle karşılandı Arap ülkeleri 17 Aralık 1947'de Kahire'de yaptıkları toplantıda, Filistin'in paylaşılmasını önlemek için savaşa gitme kararı aldılar.

Birleşmiş Milletler kararı üzerine İngiltere 15 Mayıs 1948'den itibaren Filistin'deki bütün kuvvetlerin çekeceğini ilan etti.

14 Mayıs 1948'de David Ben Gurion başkanlığında Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi, İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. 

Bunun üzerine Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları 15 Mayıs 1948'den itibaren İsrail'in üzerine yürüdü. Böylece Birinci Arap-İsrail Savaşı başladı. Savaş bir yıl kadar sürdü ve Arap orduları ağır yenilgiye uğradılar. Birleşmiş Milletler'in ateşkes sağlamak için yaptığı aracılık çabaları sonuç verdi ve Arap ülkeleri ayrı ayrı İsrail'le ateşkes antlaşmaları imzaladılar (1949). İsrail Savaşı kazandığı için antlaşmalarla sınırlarını çok genişletti ve Filistin'in dörtte üçünü ele geçirdi.

1948 -1949 Arap-İsrail Savaşı'nın Sonuçları:
1) Savaş sırasında Filistin'de yaşayan birçok Arap yerinden oldu ve Filistinli Mülteciler Meselesi ortaya çıktı.
2) Mısır'ın ağır bir yenilgi alması sonucunda Mısır'da Kral Faruk'un monarşik rejiminin devrilmesi hızlandı. 23 Temmuz 1952'de Yarbay Cemal Abdünnasır bir darbe ile Kral Faruk'u devirip yönetimi ele geçirdi.Mısır'da yönetimi ele geçiren Nasır'ın temel amacı tüm Arap monarşilerini yıkarak yerlerine sosyalist­li cumhuriyetçi rejimler kurmak oldu. Bu da Ortadoğu'da yeni gelişme ve mücadelelerin yaşanmasına neden oldu.
3) Arap dünyasında milliyetçilik duygusu ve Arap milliyetçiliği hareketi başladı. Bu hareketin gelişmesinde Mısır lideri Nasır'ın büyük etkisi oldu.
4) Araplarla, İsrail arasında kesin bir barış yapılmadığı ve Araplar İsrail Devleti'ni ortadan kaldırmak istediği için yeni savaşların da tohumları atıldı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder